Gök gürler, şimşek çakar ya hani,
bulutlar yağmur olmak ister, gözleri ağırlaşır
bir türlü toprağa düşemezler ya hani.
Çölün kuru dudakları kenarında
siyahla beyaz bir olup dünyanın içiyle dışını buluştururlar ya
sonra kara toprak ve deniz biter ya hani.
Sarı renkli doğada sessiz gürültü olursun
sen ve yalnızlık
zaman yürür bilinmeze. Yürür ve her zaman
kazanan mavi olur
sonbaharın renkleri inatlaşıp dursa da
yuvarlağın kıyısında
öbek öbek meraklı gözlerin bakışına doğru yolculuğun başlar ya
kontrol altına alınmamış , yabanıl topraklarda
yol alırsın
siste hayalet gibi bir görünür bir kaybolur ya şehir hani.
Düşündüğünü anlarsın o zaman ve düşüncenin rengini görürsün
haritalarda yolların tükendiği son noktalara varırsın ya
serüven nerede biter, akıl nerede başlar bilemezsin artık.
Ölümle raks ediyorum, zihnim beni bırakıp yolculuğa çıkıyor
akşamlar yürüyor gözlerime zamansız ,
üzgünüm martılar sizi ürküttüm.
yorgun yeşilim seni de bitiriyorlar beni de...