Gün geceyi yenmekte şu sıralar.. Nedendir bilinmez, severim gecenin sessiz çığlıklarını.
Kendime göre küçücük, renkli bir dünyam var şu dört duvar arasında. Bilgisayarım tuvalet aynamın üzerinde. Zaman zaman duraksar aynada gözlerimin içine bakar, saatlerce düşünürüm. Bilirim ki gözlerim yalan söylemez; aldatmaz beni. Kimi zaman kıyı şeridinin şeklini değiştirmek uğruna kıyıya acımasızca, vuran gri mavi dalgalar kadar inatçı; kimi zaman da her an insanların gazabına uğrayacak, kaldırımdaki bir papatya kadar masum konuşur. Konuşur da işte böyle gündüzleri gece, geceleri de gündüz eder bana.
Yine gündüz olmuş gecelerden birindeyim.. Yazmaya başladığımda arife idi. Bir kaç saat sonra bayram namazı için ezan sesi yankılanacak, kainatın boşluklarında. İçimdeki kıpırtı hariç her şey olması gerektiği gibi gidiyor. Anlatılması güç bir şeyler oluyor, ta derinlerde. Bir an durduğumu, yine insanların sadece güzelleşmek veya üstünü başını düzeltmek için kullandığı aynaya baktığımı hissettim. Evet işte yine dalmıştım gübresiz yetişen, tırpansız, rüzgarda bir sağa bir sola savrulan çimenlere. Onlar da boy gösteriyordu uzaklardan bana. Oysa hiç bu kadar sessiz ve yorumsuz bakmamışlardı. Zeka hücrelerimle bu anlamsızlığı çözmeye çalışırken, yerin sismik hareketlerinin uğultusu vurdu sanki kulaklarıma. Gözlerime nemli, siyah bir perde indi ve sevgili Barış ağabeyin sesiyle bir film şeridi canlandı..
Düşündüm.. Sadece düşündüm. Bayram öncesi bir günde, kendimi yuvada yaşar gibi düşündüm. Çenem buruştu, dilim tutuldu. Ağlamakla gülmek arasında gidip geldim. Hayatın gerçeği miydi?
Yoksa gerçek bir hayat mıydı bu?
Acaba her şey televizyonda gördüğüm film şeridi kadar gerçekten renkli mi bitiyordu? Ben sadece çocukların sorularının cevaplanmasının zor olduğunu düşünüyordum. İki bin parçalık bir yap-bozun içine farklı bir parçanın karışacağını nerden bilebilirdim ki! Serin bir rüzgar esti yüzüme. Üşüdüm, tüylerim ürperdi.. O siyah perdeyi alıp götürdü gübresiz yetişen; başka çimenlere.
Bilgisayarımın ekranı kararmıştı. Gözlerim nemli fakat sağ yanağımdaki gamze belirmişti. Evet bu gün bayram, erken kalktım çocuklar. Belki siz hiç uyumadınız, belki de bir daha yaşayamayacağınız, en tatlı bayramı görüyorsunuz rüyalarınızda veya sizinle bir gün de olsa, sevgisini paylaşacak insanlarla kucaklaşmak için deliksiz uyuyorsunuz. Şimdi karşımda gübresi bol, tırpanı yapılmış, rüzgara direnen yeşilin her tonu olan çimenler var. İki bin parçalık yap-bozdan çıkan, birkaç farklı parçayı anlattım onlara ve belki bir ömür sürecek onların yerini bulmak fakat birilerinden yardım istemek hiç te zor değil, küçücük bir yüreğin gülümsemesi için.
Yerleştirdiğimiz her farklı parça
Küçük bir yüreğin gülümsemesi ise
Bırakalım da
Gecelerimiz gündüz olsun...
ŞÜHEDA KILIÇ
24/11/2003
