ÖGRETMENİM
Bir uzun geçmişte hatırlıyorum seni,
Korkulu çocuk yüreğimde acılar vardı,
Dost muyduk, düşman mıydık, bilemiyordum,
İlk resmî ayrılışımdı anamdan, gülemiyordum.
Galiba bir yayla dönüşü, bir ılıkça gün,
Karga seslerinin rüzgârlara karıştığı bir son yazdı,
İlk göz göze gelişimizde sessizce ağlayıverdim,
Zira bana da herkese baktığınca bakıyordun,
Kayıtsız bakışlarınla yüreğimi yakıyordun.
Bir solgun alev sıcaklığı ile içimi yakmıştın,
Galiba benim dünyamda ilk kravatı da sen takmıştın.
Tebeşiri senin elinde görmüştüm öğretmenim
Kara tahta önünde duruyor, kendini yoruyordun,
Bir seyirlik adamdın gözümde.
Öğrenmeyi değil, oynamayı bilirdim,
Benimle zamanı gelince oynadın da hazla
Alışamadığım dört duvar arasında ne işin vardı?
Hep benden önce oradaydın, ne yazın, ne kışın vardı..
İlk harfler, heceler, sözcükler derken
Ve o mabede seninle gelip giderken,
Tutuştu ellerimiz, birleşti gözlerimiz.
Karga seslerinin rüzgârlara karıştığı bir son yazdı,
Son göz göze gelişimizde,
Buruk tebessümlerinle beni ağlatmıştın,
ÖĞRETMENİM, CANIM....
Hilmi EREN
Emekli Okutman / ANKARA
|