Çakıl taşlarıyla dolu bir çöldeyim
Yalnızlığın hududunu doladım belime
Beyaz bir karanfil yeşermiş
Şu iskeletin hemen dibinde.
Hazin bir aşk olsa gerek
Çölün azabı çalmış olmalı sevgisini
Bir umut yaşatmış sanki karanfili
Üzerinde çiğ taneleri, birini bekler gibi.
Hani işin ucunda müebbetim olmasa
Takardım onu saçlarıma
Burada daha özgürsün , çiçeğim
Götüremem seni dünyama.
O , sevgiye susamış
Ben , gökyüzünün maviliğine
Yok ki fayda birbirimize
Üstelik açım , muhtacım ekmeğe.
O , direnemedi güneşin ışıklarına
Ben , kanıverdim
Azrail’in uzattığı bir tutam zeytin dalına
O , yeni bir tohum bıraktı toprağa
Ben , ağlayarak uyandım aynı koğuşta...
Nilgün KULA