VATAN MERSİYESİ
93 felâketi üzerine edîb-i a’zam Namık Kemal’in şâir-i
mağfûr Deli Hikmet’le beraber söylediği mersiyedir
Âh yaktık şu mübârek vatanın her yerini
Saçtık eflâke kadar dûdunu, âteşlerini
Kapadı gözde olanlar çıkacak gözlerini
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Kendimizden neden olduk bu kadar me’yûs
Gidelim dâdına Allah için ehl-i nâmûs
Sönüyor şem’-i emel işte kırıldı fânûs
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vardı tâ Ka’be’ye Zemzem gibi hûn-âb akıyor
Yerdeki hûn-ı şehîdânı bu hasret yakıyor
Yine erbâb-ı hevâ seyrine çıkmış bakıyor
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Serilip hâk-i hakarette vatan can veriyor
Yetişin son nefesimdir gelin imdâda diyor
Sevgili vâlidemiz âkıbet elden gidiyor
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bu vatandır dağıtan âleme ilm ü edebi
Bundadır Beyt-i Harem, Mescid-i Aksâ-yı Nebî
Ne belâ çektik ise hep bu vatandır sebebi
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanı çiğnedi geçti vatanın ağyârı
Merhamet kaldı sana İki Cihân Hünkârı
Gidiyor sevgili Kur’ân’ını hıfz et bâri
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Düşünün rûz-i zuhûrundaki şânlı demini
Doldururken şühedâsı bu fenâ âlemini
Tutacak bir çocuğu kalmadı mı mâtemi
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Beslemişken bu kadar âdemi ihsânı ile
Gitti bî-çâre vatan ağlayarak şânı ile
Yaz bu mersiyyeyi tâşa şühedâ kanı ile
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Silmedik bunca yetîmin gözünün yaşlarını
Taşa topraklara sürdük o güzel başlarını
Vatanın bağrına vurduk vatanın taşlarını
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bir zaman âlem-i ikbâlde sultân olduk
Câmi’-i âlem idik şimdi perîşân olduk
Âh bir kan içenin keyfine kurbân olduk
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanın nekbetine, derdine can mı dayanır
Düşmanın görse gözü yâre gibi kan boşanır
Bu kadar zulmden insan değil İblîs utanır
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Gidiyor âhirete âh ederek şanlı vatan
Yalınız kaldı tesellî bize bir pâre kefen
Hıfzı uğrunda denizler gibi kan dökmüş iken
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Iyd kurbânı mıdır kesdiğimiz kurbanlar
Ka’be’yi yıkmak için mi dökülür hep kanlar
Müslümânım diyene rahm ediyor şeytânlar
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Hûn-i ma’sûm-i şühedâyı görün çıktı dize
Bakın Allah için insâf ile târîhimize
Bu hakaret, bu ezâ lâyık olur muydu bize
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Yalınız bir küçücek kızlar imiş evlâdı
Onların kanı idi girye-i istimdâdı
Girmedi âh kulağına yine feryâdı
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Ey vatan genç idin eyvâh tükendin bittin
Bizi hâinlere, nâ-merdlere muhtâc ettin
Bunca öksüzlerini kimlere koydun gittin
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bu felâket yakışır mı yüreği dağlılara
Hançer-i zulm urulur mu bu eli bağlılara
Tepelettin bizi yâ Rab Karadağlılara
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Eyledik kesbimize hep vatanı sermâye
Biz bu hizmetle mi geldik bu fenâ dünyâye
Yüzümüz kalmadı Allah’a da istid’âye
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
İşte can verdi vatan, dînine, hürriyyetine
Buyurun kanlı musallâya Hudâ hurmetine
Hakk’a karşı duralım er kişi niyyetine
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Kimdir iclâlini, tekbîrini âyîn edecek
Kabirde dîninin a’dâsı mı telkin edecek
Şu mübârek vatanı kalmadı tekfîn edecek
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Ne mürüvvet dile bizden, ne vefâ ümmîd it
Ey vatan, yârelerin tiftiğini kendin dit
Göğsünü bağrını aç mahkeme-i mahşere git
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatan evlâdına Moskof gibi rahm etmediler
Hastaya bakmadılar yareliye gitmediler
Dittiler etlerini tiftiğini ditmediler
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vâr iken meşverete milletin isti’dâdı
Kime verdi bakınız devlet-i istibdâdı
İşte tahkir ediyor makbere-i ecdâdı
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bulunaydı seni bizler gibi üç dane seven
Yüzüne bakmaya da kasd edemezdi düşmen
Etini, beslediğin halk yedi, âh vaten
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanın cevher-i nâmûsunu biz mi satalım
Ne revâ böyle cehâlet döşeğinde yatalım
Hâlik’a karşı duracak kimseye taş mı atalım
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Doymadık gözlerimiz kan ile olsun dolsun
Babalar ağlaya dursun analar saç yolsun
Yüzümüz yerde sürünsün başımız taş olsun
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatanın yâreledi sînesini düşman eli
Girye-i mâtem imiş tâli’imiz tâ ezelî
Kerbelâ’da dökülen hûn-ı şehîdân-ı Ali
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatan eyvâh hakir oldu perîşân oldu
Düşman İstanbul’a girdi bu dahi şân oldu
Memesinden dökülen süt yerine kan oldu
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Böyle ma’sûm ölenin kabri kılıçla açılır
Kabrin üstündeki taştan bile kanlar saçılır
Böyle kanlar saçılırken ne yürekle kaçılır
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Ey vatan, hasretini ıyd-i visâl eyle bize
Bâri rü’yâda görün arz-ı cemâl eyle bize
Sütünü, ni’metini gayrı helâl eyle bize
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Namık Kemal ( 1840 - 1888 )
- mâder: ana
- dûd: duman, is
- hûn: kan
- ağyâr: yabancılar
- nekbet: talihsizlik, felaket
- îyd: bayram
- istimdâdı: yardım istemek
- kesb: kazanç
- istid’â: istek bildiren kâğıt
- tekfîn: kefenlemek
- meşveret: konuşup anlaşma
- visâl: kavuşma
|
Sebîlürreşâd, Sayı: 224, S. 279-280
16 Muharrem 1331 (26 Aralık 1912)
|