UNUTMAK YOK
Neredeydin diye sorma
derim ki "işte öyle"
Topraktan söz etmeliyim önce taşların kararttığı
sürüp giden nehirden söz etmeliyim kendini yok eden
Ben yalnızca kuşların yitirdiği şeyleri bilirim
geride kalan denizi, kız kardeşimin ağlayışını
Neden bu kadar çok bölge var? Neden bir gün
başka bir günle birleşir? Karanlık gece
birikir ağızda, neden? Neden ölüler vardır?
Nereden geldiğimi sorarsan
kırık nesnelerle konuşmam gerekecek
acı kapkacakla,
kocaman hayvanlarla çürüyüp kokuşmuş
ve çorak yüreğimle.
Aklıma gelenler anılar değildi
unutulmuşlukta uyuyan sarı güvercin de değil
yaşlı yüzlerdi
boğaza sarılmış parmaklardı
yapraklardan düşen damlalardı bir de:
Günün karanlığı geçti gitti
yaslı kanımızla beslenen
İşte menekşeler, kırlangıçlar
İşte bizi duygulandıran her şey
İşte tatlı kartpostallar
zamanla sevimliliğin el ele dolaştığı
Ama bu dişlerin ötesine geçmeyelim artık
Sessizliğin kabuğuna geçmesin dişlerimiz
Bilmiyorum çünkü nasıl yanıtlayacağımı
Niçin bu kadar ölü var?
Niçin bu kadar çok deniz setleri
kırmızı güneşin yol yol çatlattığı?
Niçin gemi bordalarına vuran başlar?
Ve niçin bu kadar çoktur
öpüşleri gizleyen avuçlar?
Ve niçin bu kadar
unutmak istediğim
çok şey var?
Pablo Neruda ( 1904 - 1973 )
( Şili )
Çeviri: Hilmi Yavuz
Pablo Neruda Şiirler, S. 110-112
|