BAŞKENTTE GECENİN YARISINDA Buğulu bu başkent gecesinin Çiğ düşmüş caddesinde Puslu sokak lambasının Hüzünlü ışıltısı düştü gözlerime

Yalnızca seni düşündüm bitimsiz gece boyunca Mazim yeniden can buldu hafızamda Yanına gelirken kaldırıma emanet bıraktığım yalnızlığım seslendi köşe başında Ve bebekçe söylentilerin uğultusu yankılandı kulağımda Uçurum gibi çekti beni sensizlik duygusu Bulamadım kendi yolumu Düşüncem yollarca uzadı Aslında bütün adımlar sancılı bir umutsuzluğa yolculuktu Ve bir şiir takıldı dudağıma gecenin yarısında Başıboş bu başkent sokağında

“Sen bana yabancı Ben bana yalancı Elimde cehennem kılıcı Bu sinsice ceza bilmem kaçıncı”

Acı kör bir pusuya kurulmuş haince tuzaktı Seni bana getirecek tozlu yol ise cennet kadar uzaktı İçimde devleşen karınca sessizliğini gözyaşımın çığlığı uyandırmaya yetmedi

Sabrımı ucu ucuna ekleyip Bu cinnet geceme bir neden bir cevap aradım Gönül bulmacamda eksik olan sadece tek sözcük vardı O da gül dudağında tutsaktı

Yalnızlık acının kırbacı oldu buz misali soğuk bu otel odasında Özleminle açıldı uykusuz kirpiklerim Usulca bir yangın sardı bedenimi alevler içinde titredim Çırılçıplak yalnızlığımla Avucumda tek damla mutluluk umudu Öylece seni bekledim

Sense hep başka dünyanın papatya falında yaşadın Kupa kızıydı uğurun İki katlı evinin üst katında saklıydı unutmaya çalıştığın gönül vurgunun Belki de kendince çok mutluydun

Başucumda teninin o çocuksu kokusu Aklımda suya inen ceylanın korkusu Bunca şeye rağmen Kalkıp sana gelmek istedi canım gecenin yarısı Önce ince bir telaş başladı ruhumda Sonra umutsuz acı dolu gelgitler duygularımda Cam kırıkları gibi paramparça oldu hayallerim yastığımda Yenildim gözyaşıma Ağladım...gecenin yarısında Başkent’te... Bir yolcu odasında... NEDİM SAATCİOĞLU

 


ŞİİR PARKI