BİR GÜNEŞ ÖLÜR
BİN YILDIZ DOĞAR
I
Bir güneş ölür
Her günbatımı
Yeryüzü tepelerinde
 
Saçılır kıpkızıl kanlar
Arz u semaya
Düşünceleri dağlayan bir hüzünle
  
Loş bir iklim
Sarılır madde ve manaya
Sırılsıklam
  
Süzülür gönlüme
Gözyaşları güneşin
Hüzme hüzme
  
Kançanağı gözleri
Kapanıverir
Bitkin ve yanık edâsıyla
  
Bir veda ağıtı yakar sessiz ve güftesiz
Her akşamüstü
Mezarlıklarda
  
Yollanır gider bir meçhûle
Dönmek üzere fecr yamaçlarından
Bir Nesl-i Mev'ûd ile
  
Dilinde ledünnî doğuşun son türküsü
Uyandırır gecenin mahmurlarını
Ilgıt ılgıt seherlerde
  
Yepyeni güneşler yükselir
Her şafak sökümü
Gayb ufuklarından
  
Derken bir güneş batar; bin yıldız doğar
Bir gün biter; bir ay başlar
Sürer gider bu devran kıyamete kadar
II
Ben vurulmuşum ikindi yıldızına
Zamanın elveda imzasına
Sağnak sağnak rahmet yağmuruna
  
O
Bir idealdir
Her liderin gönlünde yatan
  
O
Bir bûsedir
En güzel güzellikleri ışıldatan
  
O
Bir kevserdir
Çamurları yıkayan
  
O
Bir tütsüdür
Kristal ruhlarda duyulan
  
Bahar
Günebakanıdır onun
Yazlarsa vuslat
  
Sonbahar
Ayrılık rüzgarı
Kışlarsa hasret
  
Maviliklerin firûze gözlerinde
Bir samanyolu çizer
Onun bu efsunlu gölgesi
  
Evet ben güneşin çocuğuyum
Tanrılara meydan okumuşum
Yarasalar sevmez beni
  
Doğ ey gündüzlerin mayesi
Kurtarıcım-bengisuyum
Kuruver artık bayramyerini...
MUSA HÛB
10 Ağustos 1994
Ankara-İzmir, askere giderken...
|