ELLERİMİ YÜREĞİME GÖTÜRDÜM Ellerimi yüreğime götürdüm, Ensemde boza pişirirken sevgili Sandım ki başı okşanmak ister Seğirtip yüzümü tırmalayan sevgi Sen misin sahi? Yanına vardıkça kalbimi kıran kurguların Öksüzlüğünü mü anladın, örselenmiş duyguların? Ah! Şu gönül.. Peşinden koşar oldu, gülümseyen olguların Ateş topuna döner yaklaşımlar Ölmek gibi! soğuk gelir dokunuşlar, Öylesine önemsiz, öylesine rast gele bakışlar İstenmediğine nazire, ani kalkışlar Solgun ve yorgun renkler, estetiği olmayan nakışlar..

Ellerimi yüreğime götürdüm., yine, Elvanı hoş gözlerin sitemini yokladım El üstünde tutmaya çalıştım, niye kine, O benden eksiltmeye çalıştıkça ışığını çokladım Avuçlarıma bahar düştü, Huda’dan Secde gibi eğilip, papatyalar kokladım Özlemim, derin kuyulara düşmüşçesine, Yorgunluğumu yükledim, boğulmuşluğun nefesine Bıktım mı sanırsın? Ben yine hasretim, Hasretim Canım. Cana can katan güzel sesine..

Ellerimi yüreğime götürdüm ki, Ellerini tutmaya çalıştığım zifiri karanlıkta, Elimi dikenlere vur da, kanat, El olmak! İçime sığmıyor, Sende bu nümayiş, bende ki sefil sanat Sen misin sahi? Sözlerine, saltanat çadırı kurulur sandığım Almaya çalıştığım, bulamadığım, can katı Tozunda iğne aramak gibi samanlığın, Ah! Yine zahmeti koluma taktı, yine loş oynattı Acıyan can, acıdıkça vefaya döner gider talkına Asık suratlara maalesef, bir buruk selam Aldığımız bir ömürlük huzur hakkına, Aldığı her ne ise, helal olsun vesselam... MEHMET SANİ ÖZEL

12.05.2003

 


ŞİİR PARKI