Galata Kulesi yıllardır istetir durur Kız Kulesi'ni... Ama, Kız Kulesi kendisine talip olan Galata Kulesinin kılık kıyafetini beğenmemiş olacak ki, pek yüz vermez teklifine. Boğaz'ın beyaz gelinlikli kulesinin gönlü belki de, gelip geçen gemilerin kaptan köşkündedir..
Kız Kulesi'ni sevmeyen İstanbullu olamaz. Öyleyse, kızımıza talip olan Galata Kulesi'nin soyunu sopunu, neyin nesi olduğunu, hangi işlerle uğraştığını şöyle bir araştıralım: Galata Kulesi gözlerini dünyaya 507 yılında Roma Şark Imparatoru Anastasios Oilozus tarafından yaptırılan küçük bir kule olarak Istanbul'da açar!.. Boy atıp, büyümesi 1216 yılında, Galata'ya yerleşen Cenevizliler dönemine rastlar. Cenevizliler kuleyi yükseltmek için II. Murat'tan adının yazılı olduğu bir kitabeyi kulenin bir köşesine koymayı teklif ederek borç para isterler. Ancak, Italya'nın Cenova kentindeki merkez idaresi bu teklife şiddetle karşı çıkar. Söz konusu yardım gerçekleşmiş olsaydı Osmanlı'nın ilk kitabesi fetihten yıllar önce Galata Kulesi'ne konmuş olacaktı.
Galata Kulesi'nin adı Ceneviz kaynaklarmda "İsa Kulesi", Bizans kaynaklarında ise "Büyük Burç" olarak geçmektedir. Her yaştan Cenevizli kadın ve erkeğin geceli gündüzlü çalışarak yükselttiği kulenin birkaç katını Fatih Sultan Mehmet nedendir bilinmez yıktırır!.. 1509 yılındaki depremde büyük hasar gören Kız Kulesi'nin damat adayını Mimar Murad bin Hayreddin onararak kendisine yeni bir takım elbise diker. Üstü başına çekidüzen verilen Galata Kulesi Takiyeddin isimli bir müneccimin üst katlarını rasathane olarak kullanmasıyla okula başlar. Ama, 1579 yılında rasathanenin kapatılmasıyla Galata Kulesi bocalar ve tersanede çalıştırılan savaş esirlerinin barındırıldığı hapishane olarak kullanılmasıyla da kötü yola düşer!.. Bereket versin ki, 1717 yılında yangın kulesi görevini üstlenerek iş hayatına atılır. Üstelik, yangını haber verebilmesi için bir de davulu vardır.
Maaşı az geldiğinden midir nedir, Galata Kulesi ek olarak, gece yarısını haber vermek için bir mehter ocağının içine yerleştirilmesine de izin verir. Abayı Kız Kulesi'ne yakmadan önce 1749 ve 1831 yıllarında iki kez yanan Galata Kulesi'ne yardım elini uzatan II. Mahmut, kendisine nazarlık niyetine bir çan takar. Bu çan, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sessizliğe gömülüdür!.. II Mahmut, aslında Galata Kulesi'ne bir saat takmak istemiştir. Ama, öbür kulelerin hepsine saat armağan edecek parası olmadığından bu niyetinden vazgeçer. Çan, işte bu düşüncenin gerçekleşememiş olmasının sessizliğine gömülüdür.
1959-60 kışının sert geçmesi sonucunda Galata Kulesi'nin çürümüş olan üst katındaki kirişler çöker, ihtiyar delikanlının imdadına belediye yetişir. Onarılan Galata Kulesi'nin içine gençlik aşısı olarak bir de asansör konur.
IV. Murat döneminde uçan Hezarfen Ahmet Çelebi'ye gelince... Efendim, "zat-ı muhterem" işin aslında Galata Kulesi'nin Kız Kulesi'ne postaladığı bir aşk mektubudur. Yerine çabuk ulaşması için uçakla gönderilmiştir!.. Şiir Cumhuriyeti'nin kayıtlarında bu olay böyle geçer, inanmayanlara Ali Asker Barut'un bu konudaki şiirini belge olarak sunabilirim:
Karaköy'den kalkan vapurlar bilir
Yıllardır nasıl yangın Galata Kulesi
Kız Kulesi'ne
Hatırlar herkes
Hezarfen Ahmet Çelebi'yi
Az biraz
Çekebilmek için ilgisini Kız Kulesi'nin
Uçurttu o zat-ı muhteremi
Üsküdar'a kadar
Bugünse artık
Görmek için denizi
Sağa sola oynatması gerekecek
Betonarme binaların arasında
Üzgün duran boynunu.
Ankara'ya Nazım Hikmet'in heykelinin dikileceği söyleniyor. Elbette dikilsin... Ama, Hezarfen Ahmet Çelebi'nin İstanbul'da bir heykeli yoktur. Yalnızca içindeki asansörün çıktığı son katta, duvarda uçuşun tasvir edildiği bir kabartma vardır. Çelebi'nin konmuş olduğu Üsküdar'daki Doğancılar Parkı'nın giriş kapısı üstündeki tabelanın kenarlarında ise son derece küçük uçağın ilk adımı olan bu olayı anlattığı belli belirsiz ve ancak dikkatli İstanbulluların gözüne çarpabilecek kanatçıklar bulunmaktadır. Nazım Hikmet, 12 Nisan 1963'te, şiirine çokça kondurduğu uçağın adına son kez yer verir:
İki saat sonra uçak alanındayım
Beş saat sonra maviliğinde senin
Beş saat sonra hürriyet
Bütün dönüşlerin otel odalarım
Heykelini dikmeli uçağı icat edenin.
Doğru bildiği yolda asla taviz vermeden yürüyen, ölümü dahi göze alan Hezarfen Ahmet Çelebi'nin İstanbul'a dikilecek olan heykeli aynı zamanda Nazım Hikmet'in de heykeli değil midir?.. 56 metre yüksekliğinde olan ve 146 basamakla çıkılan Galata Kulesi, İstanbul'u kuşatan gökdelenler arasında boy fakiri olsa da, Ceneviz ve Türk mimarisi karışımı kostümüyle Kız Kulesi'nin kültürlü bir damat adayıdır!..
SUNAY AKIN
İstanbul'un Nazım Planı, s.143-146