AYRILIK HEDİYESİ
Şimdi saat sensizliğin ertesi,
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın,
avutulmuş çocuklar çoktan sustu,
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben..
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun..
Soytarılık etmeden güldürebilmek seni,
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
Şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be.. Bu son olsun!
Bu da benim sana
ayrılırken muazeretim olsun!
Şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
İşi-gücü olanlar çoktan gitti,
bir ben kaldım voltasında sensizliğin,
hiç uyumamış bir ben..
Şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun,
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun..
Kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni,
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi,
lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde,
olsun be! Ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun.
( Gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun,
her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun,
isterim sen de yan ömrüne, hep ağla,
hep ağla, bu benden son dua,
bu benden ayrılık hediyesi olsun... )
Yusuf Hayaloğlu ( 1953 - 2009 )
Şiiri Seçen : Nebahat Akgül
|