"MELAL" den anlayanlara..
Bu gün çok duygusal bir blog okudum.. Birden çok yaşlı hissettim kendimi.. Ama üzülmedim, hüzünlendim sadece. Halimden memnundum bu hüzünle. Sonra, hangi şairin olduğunu anımsayamadan "melali anlamayan nesle aşina değiliz" mısraı geldi aklıma. Yeni neslin, şu bizim "melal" dediğimiz duyguyu bilmediklerini düşündüm de ondan yaşlandığımı hissettim dedim kendi kendime. Onların duyguları, koşuşturmaları, yaşamdan beklentileri bizlere göre çok farklı.
Bizler duyguya, sevgiye, aşka daha fazla önem verirdik, yaşam standardımızın çok önemi yoktu bizim için. Azla yetinmeyi biliyorduk, sahip olduklarımızla mutlu olmayı da.
Birileri geldi,"vizyon" dedi,"ufuk" dedi,"liberal ekonomi" dedi, "dünyaya açılalım" dedi, "globalleşelim" dedi,"benim memurum işini bilir" dedi.. Dedi de dedi. Biz de böyle bir "tüketim çılgını", bir "parayatapar", bir "manevi" değerlerini unutmuş toplum olduk çıktık orta yere.
Mutsuzuz, yoğunuz, gerginiz, sinirliyiz, kırıcıyız, sevgisiziz, hoşgörüsüzüz, duygusuzuz, yor- gunuz.. Ve daha pek çok şeyiz..
"MELALİ" anlamayacak kadar, tadını çıkara- mayacak kadar "MADDE" ciyiz artık..
Tam bunları düşünürken, Antoloji'den günlük şiir olarak, "O BELDE" gelmesin mi? "Melal diyordun al sana melal, gel de şaşma bu işlere Dinozor" dedim. Gel de şaşma! Gökte ararken yerde bulmak diye buna derim ben.
Melalden söz etmişken, bilmeyenler için TDK sözlüğünden anlamını ve cümle içinde kullanılışını yazıyorum aşağıya.
MELAL: Üzüntü, hüzün, dert:
"Her zaman, doğduğu, çocukluğunu geçirdiği memleketin rüzgârlarıyla bir melal duyardı."- S. F. Abasıyanık
O BELDE
Denizlerden
Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melâl - i hasret u gurbetle ufk - i şâma bakan
Bu gözlerinle , bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,
Ne de âlâm - i fikre bir mersâ
Olan bu mâi deniz,
Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.
Sana yalnız bir ince tâze kadın
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefil istiha, bu kirli nazar,
Bulamaz sende , bende bir ma'nâ,
Ne bu akşamda bir gam - i nermîn
Ne de durgun denizde bir muğber
Lerze - î istitâr u istiğnâ
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşamki lerzesiz , sessiz
Topluyor bû - yi rûhunu gûyâ.
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz..
O belde?
Durur menâtik - i dûşîze - yi tahayyülde
Mâi bir akşam
Eder üstünde dâimâ ârâm
Eteklerinde deniz
Döker ervâha bir sükûn-i menâm.
Kadınlar orda güzel , ince , sâf , leylidir,
Hepsinin gözlerinde hüznün var
Hepsi hemşiredir veyâhud yâr
Dilde tenvîm-i istirâbi bilir
Dudaklarındaki giryende bûseler, yâhud
O gözlerindeki nîlî sükût-i istifhâm
Onların ruhu, şâm-i muğberden
Mütekâsif menekşelerdir ki
Mütemâdî sükûn u samti arar.
Şu'le-î bi-ziyâ-yi hüzn -i kamer
Mülteci sanki sâde ellerine
O kadar nâtüvân ki, âh, onlar,
Onların hüzn-i lâl ü müştereki,
Sonra dalgın mesâ, o hasta deniz
Hepsi benzer o yerde birbirine..
O belde
Hangi bir kıt'a-ı muhayyelde?
Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd?
Bir yalan yer midir veya mevcud
Fakat bulunmayacak bir melâz-i hülyâ mi?
Bilmem.. Yalnız
Bildiğim, sen ve ben ve mâi deniz
Ve bu akşam ki eyliyor tehzîz
Bende evtâr-i hüzn ü ilhamı
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz...
AHMET HAŞİM
MELAL'le ilgili bir de şarkı geldi aklıma, tamda bahar da gelmişken, sırası geldi, onu da paylaşayım istedim.
Makam: Nihâvend
Usûl : Curcuna
Beste: Cevdet Çağla
Güfte: Selim Aru
Baharda bu yıl bir melal var hüzün gibi,
Bülbülde ses, gülde renk açmaz olmuş, neden?
Gönülde sarı bir hicran var yüzün gibi,
Bülbülde ses, gülde renk açmaz olmuş, neden?