ÇÜRÜYEN OTLAR
I
Bilinmez hangi şehirde
Yaşarsın aşktan habersiz,
Küçük çakıl taşım, nasıl bulayım?
Kaybolmuşsun bir kocaman nehirde.
Bu kimin çocuğu, der, seni görenler.
Benim çocuğum, diye, sesim gelir uzaktan.
Bunca kötülüğü bağışlatır bakışın,
Yanakların kızarır ağlamaktan.
Bir gün sokakta rastlasam, ellerini
Alsam avuçlarıma, okşasam.
Sıcaklığını tanır da mısralarımdan
Kız kardeşimsin sanırlar belki.
Sen orada, ben burada,
Birbirimizden habersiz,
Ayrı yaylalarda yeşeren otlar gibi
Bekleye bekleye çürüyeceğiz..
II
Senin oturduğun şehirde
Gökyüzü mavidir benimkinden,
Çiçekler daha taze,
Kuşlar bile güzeldir birbirinden.
Şarkılar daha neşeli, daha mahzun,
Akşamlar daha garipsi,
Umut alabildiğine geniş,
Umutsuzluksa denizler gibi;
Trenler bile daha sevinçli,
Daha kederli gelir gider.
Gençler bütün haşarı,
Yaşlılar büsbütün kederlidirler.
Kadınların sütü daha gür, daha ak
Çocukların iştahı, yerinde,
Gemiciler bile daha sarhoştur
Doğup büyüdüğün şehirde.
Garibim! Nazlım! Öksüzüm!
Hayal rüzgarlarıyla emzir beni de,
Uzak ya, kokunu duyuyorum,
Gül gibi açıldığın şehirde...
Cahit Külebi ( 1917 - 1997 )
20.Yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi, S. 273-274
|