VE İPEK VE AŞK VE ALEV

I Sana böyle akmaktan çok korktuğum için oldu herşey, şelâleler de bu yüzden ilgilendiriyor beni. ... dünya çok üzücü bir yerdi, savaş filmlerini ve samurayları eskisi gibi sevmiyordum... bir boşluktan aşağı mı bırakıyordum kendimi... teller tenimi çizip canımı mı yakıyordu... mutsuzluğuma mı alışıyordum seni severken... yoksa kan kaybından mı ölüyordum... Daha fazla parçalanacak parçam yoktu... neyse, sevgilim telefonun öbür ucunda ruffles yiyordu. Ben meleğimin kanatlarını kırdım, ordan geliyorum. Siz yine de ikiz bardakları kırmayın. Bir deliydim, elementlerin de ruhları olduğuna inamyordum, aklıma suyun intiharı geliyordu hep, şelâle deyince, divaneliği söylüyordum. sana böyle akmaktan çok korktuğum içindi. şelâlenin sinirini bozdum az önce ordan geliyorum. II elveda ırmak, hoşçakal alacakaranlık geçtim yıllar sonra anımsanacak alınganlıklardan silahlar ve bellek gerektiren aşkın seramik teninden, itinalı ve alıngan yüzümün gürültüsünü unuttum şüpheci ve med-cezir aşkından oldu böyle acemi düştüm. yüzünün kayganlığında utanıp saçlarının ritminden kaçacak kadar. şimdi benden bu uzak yol seslerini alsalar, hazin öyküleri ve yüzünü özlediğim zamanları alsalar - ormandı, yağmur sonrasıydı, tazelenen yaprakların üzerinde su damlacıkları tutunuyordu, sanki geç bir vakit eve dönüyordum, yüzümü heidi’ye ısmarlamıştım, annem lastik tokalarımı yakıyor, annem beni rüzgâra bırakıyor bu yüzden... gibi olmayacak şeyler söylerim sana. anımsadıklarımın yanlış olduklarını, yine de hepsinin bir deprem olduğunu kim bilebilir. İkimizin arasında duran şu boydan boya ırmak, şu boydan boya alacakaranlık ikimizin arasındaki şu depremin bir bellek uykusu olduğunu kim bilecek. Eskiden olsaydı, tuzlu düşler anımsardım ağzımda eriyip yokolan tadını güneşin alevin ipekle savaşına, saçlarının altından akan ırmaklarda yıkandığım sabahları anımsardım. Tenine dokundukça bıçak sırtı bir nefeste susan felç olan sözleri hatırlardım elveda ırmak hoşçakal alacakaranlık.

Birhan Keskin
( 1963 - )

Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi, S. 546-547





ŞİİR PARKI