BEYPAZARI AĞZINDAN DERLEMELER

- A -

ACAR: Kuvvetli, gürbüz, dinç, iriyarı AGA: Büyük ağabey AĞDIRIK: Dengesiz, eğri bir yere eğilme AĞNANMAK: Hayvanların debelenmesi AĞSAK : Topal AĞZI HAVALI : Kendini beğenmiş AĞZININ GIRIMI: İfade etmek istediği AĞZI PEK : Sır vermeyen, ketum AHRAZ: Dilsiz AHRETLİK Arkadaş AKSUATA: Alışveriş yapmak ALA DÜŞMEK: Meyvelerin olmaya başlaması, ben düşmek ALAVERE: Alışveriş ALOĞLU: Kokulu sarı renkli üzüm AMEDENİ: Birden, habersizce aniden önüne çıkma AMESKENE: Küçük siyah renkli erik ANADUT: Buğday sapı yüklemeğe mahsus üç kollu alet ANNAMAMAK: Anlamamak, aldırış etmemek ANNAÇ: Bir şey ile ayrılmış taraf ( karşı ) APIÇ: İki bacak arası APILDAMAK: Çocuğun emekleyerek yürümeğe başlaması APTESLİK: El yüz yıkama yeri AV: Meyve kuruları, pirinç içinde olan kurt AVAR: Zerzevat, sebze AVKALAMAK: Azarlamak AVU: Zehir AVUTMAK Oyalamak, aldatmak AYAK YOLU: Tuvalet AZA: Taziye merasimi AZINSAMAK: Az görmek

- B -

BACAKAŞI: Ocak üstü BADAK: Hayvanların iğdiş edileni BADARLAMAK: Sözle ve fiilen azarlamak BANDIKMAK: Çok acıkma BANGIL BANGIL: Dolu dolu BAYNIMAK: Gelişmek, büyümek BEDDEDEK: Aniden, saygısızca, dangalakça BEDDELEK: Münasebetsiz, saygısız BELDİR BELDİR: Bakmak BELENMEK: Bulaşmak BELERMEK: Mecali kesilmek BENİLDEME: Aniden uyanmak BENİLLEMEK: Habersiz ve ani bir hareket karşısında irkilmek BERKİTMEK: Burkulmak BERTLETMEK: Gözü iyice açarak bakmak (alt göz kapaklarını aşağı çekip bakmak) BICILGAN: Cılk yara BIT BIT: Çok konuşan, müdahele eden BİNİT: At, eşek, katır BÖDÜL BÖDÜL: Cahilhane, pervasız BUNGUNLU: Sıkıntılı BÜRGÜ: Bele kadar uzanan baş örtüsü BÜK: Çeltik tarlalarının toplu bulunduğu tarla

- C -

CAĞ: Süzme torbası ( peynir, salça için ) CAR CAR: Kaba gürültüyle, bağırarak CAMIZ: Manda CAVLATMAK: Deriden tüy dökülmesi CAVZITMAK: Vazgeçmek CILBIR: Yoğurtlu yumurta CILDIR: Canlı, anlamlı bakan CIMBILDATMAK: Çalkalamak CINIMAK: Oyun bozanlık etmek CİNCOMBALAK: Takla atmak COLLUK: Hindi COYDURMAK: Ani kararla bir işe meyledivermek COZUR COZUR: Ferahlayarak içmek CÖNGÜL CÖNGÜL: İyice dolmuş, taşmak üzere CURU: Sulu CÜYÜKLEMEK: Soğuktan büzüşmek

- Ç -

ÇALMAK: Sürmek ( koku, yağ ) ÇAPAR: Sarı kişi ÇAPIT: Bez ÇAYAN: Akrep ÇEBİÇ: Keçi yavrusu ÇEKELEZ: Sincap ÇEKİ: Kantar ÇELÇEPEL: Çalı çırpı ÇELEBA: Kayınbirader ÇELEN: Ağırbaşlı, ayağı tetik, hareketli ÇEMKİRMEK: Lüzumsuz konuşmak ÇEMKÜRMEK: Hiddetle ve durmadan bağırmak ÇENÇEN: Çok konuşan ÇEPELLİ: İçinde çöp parçaları olan, karışık ÇERÇİ: Seyyar satıcı ÇIĞIRMAK: Yüksek sesle çağırmak ÇIĞSAK: Nemli ÇILTAK: Engel, zan ÇİLLENMEK: Küf tutmaya başlamak ÇON: Kalça, sırt ÇÖNMEK: Yarı oturmak ÇÜKÜNDÜR: Pancar

- D -

DAKLAŞMAK: Husumet bağlamak, sataşmak DALAMAK: Hafif etkileyecek şekilde yakmak DALBAZLAMAK: Durduğu yerde duramamak DANGIRDAMAK: Kafa ağrıtıcı konuşmak DAZA: Teyze DELBEDER: Fakir, düzensiz DIKILMAK: Göçüp gitmek, ölmek DIZIR DIZIR: Genç, sağlam DİDELEMEK, DİTMEK: Parçalara ayırmak DİĞDİRMEK: Suyun fışkırması, işemek DİHA: İşte DİLBURAN: Vakti geçtiği için yerken insanın ağzını yakan DİLLEMEK: Dedikodu etmek, kötülemek DİNGİLDEK: Eğreti duran DİZEME: Tahtadan yapılan çit DOMBAY: Manda DÖŞŞEK: Yatak DULDA: Güneşten korunan kısım DÜĞE: Dişi hayvan DÜNDERME: Çatı DÜRMEK: Katlamak

- E -

EBESÜT: Un, yağ ve sütle yapılan ufak ekmek, pasta EBİL KABIL : Rastgele EBÜR CÜBÜR: İpe sapa gelmez, gelişigizel ECCÜK: Az, bir parça ECCÜK SÖBE EMME NÖRMEL: Biraz uzunca ama normal ECÜK CÜCÜK: Bozuk, çürük EFİL EFİL: Serin serin EĞREN: Sudaki anafor EHDİ: Sonradan görme EKLEŞMEK: Musallat olmak, takılmak EMECEN: Kertenkele EMENDİRMEK: Yormak EMENMEK: Bir yere gelmek, varmak EMMİ: Amca EREZİ: Kapıyı tutan mandal ERİNMEK: Şikayette bulunmak ESE GALMAK: Musullat olmak, müptela olmak ESİRİK: Şımarık, küstah, ne yaptığını bilmeyen ESSAH: Doğru, gerçek EŞMEK: Bir yeri kazmak EVECEN: Aceleci EVERMEK: Evlendirmek EVMEK : Acele etmek EVİNİZDE DOLUP DURU MU, YİİN: Misafire ikram etmek, daha fazla yemelerini sağlamak için latife EYLEŞMEK: İkamet etmek, kalmak EYMENE MENŞENE: Gönülsüz

- F -

FARİMEK: İhtiyarlamak FELFURİ: Sağı solu belli olmayan FERFENE: Ortak yapılan masraftan bir kişiye düşen hisse FEYİLSİZ: Aç gözlü, doymak bilmeyen FIKIR FIKIR: Hareketli, yerinde duramayan FIRTMAK: Küsmek, gücenivermek FIŞKI: Hayvan pisliği FIŞKIN: Ağaçta o yıl içinde oluşan sürgün, taze FIYDIRMAK: Atmak, fırlatmak FİLKE: Musluk FİŞFİTLEMEK: Aleyhinde konuşarak kışkırtmak FİRENK: Kilit FORK: Laçka olmuş, kullanılmaz durumda olan

- G -

GABÇIK: Mermi kovanı GAGGİRİ: Çok zayıf GAKALAMAK: Azarlamak GAKLAMAK: Hayvanın etini kemiklerinden ayırmak GALDIR GAŞAK: Yıpranmış GALİ: Artık GAMAŞMAK: Yüzü buruşmak GANIRTMAK: Bükmek veya yerleştirmek için eğmek GAPAKLANMAK: Yüz üstü yere düşmek GARIMAK: Mızıkçılık etmek GAŞAK: Laçka GAYGILMAK: Arkaya yaslanmak GELBERİ: Fırın temizleme aleti GI: Kadınlar arasında hitap GIYNAŞTIRMAK: Kapatmadan aralamak GIVIL GIVIL: Çok fazla miktarda ve yerinde durmayan GIYIR GIYIR: Çok küçük parçalara ayrılmış GİVİR GİVİR: İyi pişmiş ( hamur tatlıları için ) GOĞUŞ: Dedikodu GOOLAMAK: Aleyhinde konuşmak GÖBÜT: Ufak somun GÖCEN: Tavşan yavrusu GÖĞERMEK: Yeşermek, yeşil renk almak GÖNEN: Toprağın suyu alması GÖTGAZMASI: 4 kişi tarafından oynanan çocuk oyunu GUDÜBET: Meymenetsiz, uğursuz GUNNAMAK: Kedi, köpeğin doğurması GURSAK: Mide, karın GUŞGANA : Sundurmalı yarı çatı katı GUŞLUK : Sabahla öğle arası vakit GÜCÜRGENMEK: Bir işi yapmak istememek GÜME: Üstü toprakla örtülü basit baraka GÜNÜLEMEK: Kıskanmak, çekememek

- H -

HAKIRDAMAK: Gülmek HAMAYLI: Muska HAMPA: Zor, zahmetli, dayanıklı HARPATMAK: Bir şeyin olmasını çok istemek HASSÜN: Hasan Hüseyin HAVLALIK: Çıraklara verilen bahşiş HAZETMEK: Hoşlanmak, memnun kalmak HAYAT: Avlu, evin duvarla çevrili geniş girişi HEÇİNSENMEK: Kıymet vermemek HEREK: Sırık HERK: Toprağın altını üstüne getirmek, sürmek HEZERLİ: Saygılı HIMPALAMAK: Hafif itip kakmak HIMPISLAMA: Habersizce saklama HINKIRMAK: Burnunu temizlemek HIRK OLMAK: Çok yorulmak HIRTLAŞMAK: Çözülmeyecek şekilde düğümlenmek HINGILDAMAK: Mızıldamak HİÇ ETMEK: Boşa götürmek HORA GEÇMEK: İşe yaramak, memnun etmek HÖSÜL HÖSÜL: Düşünmeden, kaygısız HÖŞNEMEK: İçi geçmek, laçka olmak HUSA: Dert, tasa

- I -

ICCAK: Sıcak IĞIL IĞIL: Yavaş yavaş IKIL IKIL: Soluk soluğa IMIL IMIL: Yavaş yavaş IRBIK: İbrik

- İ -

İİİ?: Ne dedin? İÇİRİK: Birbirine karışmış paçavra İDDİRSE: Arpacık İĞDİŞ: Kısırlaştırılmış hayvan İKİ DIKIM: Birkaç lokma İLEN: Leğen İLDİR İLDİR: İnce ince, şeffaf İMANA YETMEK: Canına tak etmek İMİK: Boğaz İMMANA: Bir sürü, çok İNEZE: Titiz, vesveseli İRKMEK: Biriktirmek İVİL İVİL: Eli işe yatkın İVMEK: Acele etmek

- K -

KAĞŞAK: Kullanılmaz hale gelmiş KAŞIKLA: Bitir manasında yemeğe devam et KELEM: Lahana KELGÜRSAN: Sulu şeyleri süzmeye yarayan delikli bakır kap KERÇ: Darılma, gönül koyma KESE: Kısa, kestirme KESENE: Götürü, toptan iş KESENKES: Mutlaka KEŞİR: Havuç KIYNAŞIK: Yarı açık, aralık KİŞELEMEK: Kovalamak KOSTAK: Fiyakalı KÖSÜL KÖSÜL: Nefesi kesilmiş halde KÖVTERLİK: Cevizli sucuk yapmak için kullanılan tatlı bulama KÜL UFAK ETMEK: Yok etmek KÜMÜK: Basık, küçük burun KÜRTÜN: Kar yığını

- L -

LAF GAVUTLAMAK: Lafı değiştirmeye uğraşmak LANGIR LANGIR: Bağıra bağıra,ölçüsüz LAZIMLIK: Oturak

- M -

MAÇÇA: Dert, yara MALAK: Manda yavrusu MALGADUN: Baykuş MANCAR: İlkbaharda çalılar arasında yetişen bitki MAZERYAĞ: Vazelin MAYIS: Yaş hayvan pisliği MAZI MASKARA Rezil etmek ME!: Al işte! MEH !: AL! MERDİN: Uysal, mazlum METLEMEK: Hoplamak, zıplamak MICILDAK: Sulu MIKMAK: Sıkmak, boğmak MISIR TAVUĞU: Hindi MISMIL: Etinin yenmesi haram olmayan hayvan MIZILDAK: Durmadan ağlayan, şikayet eden MOÇU: Şişman MOMALAMAK: Büyük bir güç farkıyla ezmek, yenmek MUMBAR: Et sucuğu MUNDAR: Etinin yenmesi haram hayvan

- N -

NAMAZLA: Seccade NANİL: Takunya NARKALMAK: Alay ve kötüleme kastıyla bir olayı seyretme NAŞABA: Kulplu bardak NAŞAFA: Madeni su bardağı NEÇE: Bu kadar çok, hala niçin NE GIBILLA: Neyin nesi NEKBET: Çok çirkin NIZLAM: İllaki, olması şart NODUL: Ucu çivili sopa NÜZÜL: İnme

- O -

OKLAN: Sırığın kalını, uzun yuvarlak ağaç parçası OKUMAK: Düğüne davet etmek ONAÇÇA: Bir güzelce, iyice ONDANKELLİ, ONDANKERİ: Ondan sonra ORTAKÇI: Tarla işlerinde yarıcı OVAÇA: Armut ahlat arası bir meyve OYULGANMAK: Kıvrılarak hareket etmek, yılanvari

- Ö -

ÖCÜL ÖCÜL BAKMAK: Saf ve dikkatli bakış (çocuklar için) ÖNDÜRGÜN: Evelsi gün ÖTLEK: Korkak ÖTÜRMEK: İshal olmak ÖVENDİRE: Ucunda çivi olan sopa

- P -

PALA: Bez parçası PANIS: Cimri PATIÇ: Çevik omayan PERELEK: Birden bire, aniden PEŞKİR: Havlu PIRTI: Giyim eşyası PISMAK: Sinmek PORUM: Palavra POTUK: Ayı yavrusu PÜR: Havucun yeşil yapraklı kısmı

- S -

SADALAMAK: Ne yapacağını şaşırmak SAĞLILA GAL: Hoşçakal SAKAV: Ceket SALA SALA: Sıkılmadan, utanmadan SALGARA: Rastgele, düzensiz SALMAK: Bırakmak SAPITMA: Şaşırma SATMAK: Laf etmek SAVUTTURMAK: Atıp fırlatmak SEKİ: Basamak SELCÜK: Sabırsız, aceleci SELDÜR SÜLDÜR: Gayri muntazam SEME: Aptalımsı, uyuşuk SEPDİL SÜPDÜL: Dengesiz, ölçüsüz SERGEN: Tavana yakın raf SIKRA: Cimri, eli sıkı SIPA: Ağaca çıkmak için kullanılan üç bacaklı sehpa SIYITTIRMAK: Belli belirsiz değerek geçmek SİVTİNMEK: Kararsız halde dolaşmak SOĞUKLUK: Yemek üstüne / sohbet sırasında yenen meyve Hamamın sıcak olmayan kısmı SUMSUK: Yumruk SÜLDÜR: Pasaklı, beceriksiz

- Ş -

ŞAKLAK: Kabarmış ŞAVAKKAL ŞEKERİ: Akide şekeri ŞEDE: Afacan çocuk ŞEMEN: Küçük kavun ŞEMBELEK: Sözüne itimat edilmeyen ŞEVEK: Havuç yıkanan yer ŞEYTAN ARABASI: Bisiklet ŞIVGA: Genç ve uzun ŞİBCE: Gammaz, laf ileten ŞİRAZE: Umulandan fazla kötü hareket ŞİRVAN: Tarla bekçisi

- T -

TAKAZA: Eziyet TAKINAK: Geriye kalan borç TAKLAŞMAK: Sataşmak, kavga etmek TANAŞI: Tarhana çorbası TAVATIR: Özel, hoş, güzel TAVSIMAK: Hiddeti azalmak TEBELLEŞ OLMAK: Musallat olmak TECİRİP: Şaşılacak şey, acaip TEK DUR: Uslu dur TEVATÜR: Mübalağa TINGIRELEK TINGIRSAÇ: Hiçbir şeyi yok TIRKIŞ: Büyümeyen çocuk TİNTON: Muhabbet tellalı kadın TİLTOMBAK: Şeftali TONÇ: Ekili arazide toprak yükseklik TURŞUMAK: Yüzünü ekşitmek

- U -

URBA: Elbise USGUT: Sakin UYUNTU: Mız mız UZUNAYAKLI: At

- Ü -

Ü GUŞU: Puhu kuşu ÜMÜK: Boyun ÜNÜ ÇIKTIĞI KADAR: Gücü yettiği kadar bağırmak ÜTMEK: Oyunda kazanmak

- V -

VELEN VELEN: Canı çıkıyor gibi bağırmak, ağlamak VELESBİT: Bisiklet VELVELECİ: Çok telaş eden

- Y -

YABANOVA: Kızılcahamam ahalisi YAĞLIK: Mendil YALAZ: Soğuk veya yağmurun bir an gelip geçmesi YAMRU YUMRU: Eğri büğrü YANGABUZ: Aksi, geçimsiz YANTİRİ: Eğri büğrü yürüyen YARANMAK: Sempatisini kazanmak YARSITMAK: Heveslendirmek YAVU: Münasebetsiz, tuhaf YELEP YELEP: Arka arkaya YERMEK: Kötülemek YETMEK: Yetişmek, ulaşmak YILGIN: Çay kenarında yetişen ufak ağaç / Cesaretini kaybetmiş YİNSEL: Yemesi hafif, lezzetli YUNMAK: Yıkanmak

- Z -

ZAHRA: Hayvanlara verilen saman ZALDIR ZULDUR: Ölçüsüz, saygısız ZANGIRDAK: Gelişigüzel konuşmak ZAVRAK: Hıyar ZAVUR ZAVUR: Rastgele ZEKLENMEK: Alay etmek, taklit etmek ZEMHERİ: Kara kış ZEBİL: Çok, bol, bedava ZERDELİ: Kayısı ZEVZEK: Ne dediğini bilmez ZIBARMAK: Yatmak, uyumak ZILDIR: Mali durumu iyi olmayan ZINGILDAK: Sallantılı ZIR: Çok ZIRAVUT: Uzun, iri yarı, kocaman kişi ZIRTABOZ: Laf söz dinlemez ZIRTALMAK: Küstahça karşı gelmek ZOBBUDU: İri yarı ZÖLDÜR: İşe yaramaz




ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI