Her ödev kontrolünde karnı ağrıyan;
öğretmeninden sopa yiyip
ellerini sıranın soğuk demirinde avutan
yediği sopanın yapımında emeği de olan
sıradan bir öğrenciydim ben de.
Bu yüzden sonbaharı sevmedim.
ve sırf bu yüzden sonbaharda yaşamadım.
Yapraklar gibi dökülürdü tenim.
içim dışıma akardı
dışım içime...
tanımsız bir problem olup
eli-yüzü-gözü kırmızı çocuk kalırdım bir başıma.
annem gelirdi çözemezdi.
babam gelirdi çözemezdi.
Ablalarım...
arkadaşlarım...
öğretmenlerim...
Sonbaharı sevmedim.
son zannederdim bu baharı
sonu gelmezdi.
Kışın karantinaya alınırdı kalbim.
yaşamak o zaman zoruma giderdi.
-çünkü mevsimler, hayatıma paralel hiç ofsayta düşmezdi.-
Ben de
her tembel öğrenci gibi cuma akşamlarını severdim.
kullanılmamış gülücüklerimi saklardım bu güne;
pazar, içime sıçılacağını bile bile...
Bir aralık
Ocak yanardı
Şubat erken boşalırdı üstümüze...
Ve yağmurlarım..
Nefes almakla vermek arasındaki
sancılı kumarımda öğretmenim gibi çarpardı yüzüme...