BİLİNMEZLİKLER ÜLKESİ
........................... çatlayan
yüreğin dışa vuran damlacıkları,
bilimezlikler ülkesine ramak kala..
  
Yaşanacak o kadar çok şey var ki aslında
yaşadıklarımıza inatla haykırıveren
içine yanacak
o kadar ateş var ki
közleriyle
dünyayı yakacak
bir ben bilirim dersin
bir de bilemediklerim
bildiklerimiz sandığımız
aslında yaşayamadıklarımız
bildiklerimizse hep
közleriyle dunyayı saracak olan
ve kendi maviliğimizin kan bulutları
yağamayanca yağmur
kendini taşamayamaz olur ya bulut
ve olanca gücüyle
kendinden vazgeçercesine
bırakıverir ya kendini dünyaya.
Ayırabilir mi sandınız yürek
halliyi,
halsizi,
gönüllüyü,
gönülsüzü?
Bırakıverir kendini
kendi ağırlığına dayanamadığında
sormaz ki
dostmusun,
duşmanmısın,
düşünmez ki yağan aslında yağmur değil
sadece içinde büyüttükleridir.
Sevdayla öfke kardeştir diyorlar,
aynı yolun yolcusuymuşlar
bazen düşünüşürüm
bazense hiç sallamam bile
ama düşündüğüm daha çok olmuştur.
Kendime de kızıyorum çoğu zaman
boşa geçirdiğim onca zamana
özgür kalabilmek için
kendimi nasıl feda ettiğime
nasıl da özgürlük güzel görünmüştü gözüme
cennet bahcesiydi sanki
ya sonra
ya sonra
gördüğüm özgürlüğümden bana kalan
koskacaman ve hiç bitmeyecekmiş gibi
önümde duran
ve aşılamayacak kadar
yükseklere çıkan kocaman
bir zorunluluk dağı.
Öyle bir dağ ki
uçmaya çalıştıkça
zirvesini bile göremeden eteklerine çakılıveriyorsun.
Onca yara,
onca acı
sanki hiç olmamış gibi
yeniden kanatlanma çabası
ve her defasında aynı eteklerle vuruşma anları.
Çok uğuraşırsam
birgün
geçebilirmiyim acaba?
Geçersem üzülür müyüm kaybettiklerime?
Biliyorum ne kadar hızlı koşsam da hızına ulaşamam
sen yavaşlayamaz mısın biraz?
Anladım
onca insan varken seninle aynı anda dönüveren
onlara haksızlık edemezsin biliyorum.
Olsun
sen yine de söylediklerimi unutma.
Eğer birgün sende yorulursan girdabında dönmekten
belki o zaman yetişir yaklaşırım sana.
Onca hızınla niyedir dönüşün?
Karanlarlıklarıma hapsolmuşken
bana da biraz aydınlık veremezmisin?
Yarın dediğini duyar gibiyim
peki ama
ya yarın olmayacaksa?
Ya sen geldiğinde ben gitmiş olursam?
Anladım
karanlık tarlalarıma
aydınlık tohumları ekme zamanı şimdi.
Sen yine kendi bildiğin gibi dön
ama bil ki bir gün senden hızlı döneceğim
ve o gün sen olmayacaksın.
Kendi dünyamı yaratacağım kendime,
sana inat,
sana inat...
Mehmet Selim BATAROĞLU
| | |