CENNET YÜREKLİM
Parmaklarımın ucunda gizledim hep
önüne sereceğim kırmızı halılarını yüreğimin,
uzatıyor, dokunuyordum
gizlerime, gizlediklerime,
bir varsın, bir yoksun
bir dağsın,
bir yoksunluğumsun.
Yoksunluğum kendimle savaşlarım oldu sonra,
seni kendime anlattım,
anlatamadıklarıma da
anlattım.
Dalgalarımın köpüğü oldun denizimin,
oynaştın sebiler gibi çakıl taşlarıyla,
bir bir topladın yüreğinin taşlarını,
kocaman deryanda kaybettin
ince sızlayan iniltilerini de
derinliğine bıraktın acılarını
güneşin sıcaklığını bekledin hep
ısıtmayacağını bile bile
onca derinliklerde
ama bekledin.
Güneş olmayı aklından bile geçirmedin,
sıcaklığında erimeyi göze alamadı
vurgun yemiş yüreğin.
Sen sakın üzülme, üzülme
senli güneşte doğacak bir gün
mağaralar gibi inleyen,
dağlar gibi haykıran,
başını taşlara vuran derenin
sessiz haykırışında bulacaksın kendini
ve ben cennet yüreklim
sana o en bildik notalarımla sesleneceğim.
Üzüldüğümde de üzülme sakın
bilmediğim türkülerde sana seni söyleyeceğim,
bilmediğim notaları besteleyeceğim sana,
cümlelerini kuramadığım sözler yakacağım sana
ve kendimi kendimle sunacağım sana...
Mehmet Selim BATAROĞLU
| | |