MİRALAY MUSTAFA KEMAL'İN
BUYRUĞUNDA ŞARKIŞLALI BİR ÖMER
"At, Avrat, Pusat ..."
- Aha at, aha pusat
Oğul ardına bakma git!
- Ana, bir şey var nah buramda taş gibi
Sürülecek kaldı Yuvagözündeki tarla
Ambara buğday koyamadım
Alakısrak doğurmadı, Fadime doğurmadı
Gökte alıcı kuşlar var
Ben gidince eşkiyalar köyü basar, korkarım.
- Aha pusat, aha at
Aha Fadime avrat
Hadi helallaş da git oğul!
Azığını aldı Ömer
Atına bindi Ömer
Gökte ay ışımadan
Eşkıya durmadan pusuya
Düştü yollara Ömer...
Ortalık susmuş, dağ taş susmuş
Kurt kuş susmuştu
Gecenin ortasında Ömer
Fadime'yi bağrına basar gibi
Pusatını böğrüne basmıştı
Bir şey vardı nah yüreğinde taş gibi
Düşünüyordu Ömer
Gâvurun istediği neydi
Gâvurluğundan besbelli
Sömürmeye doymamıştı Osmanlıyı.
Karnı burnunda Fadime'yi
Doğacak çocuğunu, alakısrağın tayını
Ve anasını
Ve bacısını
Ve avradını
Ve işine akıl erdiremediği gâvuru
Düşüne düşüne Ömer
Soluklamadan atını
Basıp bağrına pusatını
Çanakkale'yi buldu...
Denizde düşman gemileri görünüyordu
Almış yanına İngiliz
Fransız'ı, İtalyan'ı, Yunan'ı
Almış yanına dominyonlarını
Çanakkale'ye dayanmış...
Gâvurluğundan besbelli
Deterding, Gülbenkyan, Zaharof
Türkiye'nin üzerine salmıştı
Yedi Düveli...
Conkbayırı sırtlarında Ömerler,
İbrahimler, Mehmetler, Hüseyinler
Miralay Mustafa'nın komutunu bekliyordu...
Ve denizde
Düşman donanmasının komutanı Hamilton
"Centilmenler, dikkatli olmak gerek
Türkler yürekli döğüşürler" diyordu...
Dağ taş sustu, kurt kuş sustu
Yalnız silahların ağzı konuştu.
Düşmanın yüreği kuş gibi
Düşmanın yüreği ağzında
Ömerin pusatı düşmanın boğazında...
Yaralılarını aldı gittiler
Gemilerine bindi gittiler.
Miralay Mustafa Kemal dedi ki:
- Bozguna uğradı gâvur
Ananızın, bacınızın, avradınızın namusu kurtuldu.
Ömer dönemedi köyüne
Ve son soluğunu verirken
şunları söyledi
Başında bekleyen köylüsüne:
- Selâm edin anama, anamın gönlü hoş olsun
Gâvura kaptırmadım atımı, pusatımı
O'na emanet Fadime'm
Çocuğumun adını Mustafa koyun
Çok sulamayın yavru tayı
Çatlamasın
İyi sürün Yuvagözündeki tarlayı
Ota çalmasın
Ve de anam
Ömer öldü diye ağlamasın
Fadime'ye karşı ar olur!
Şimdi Conkbayırı'ndaki tepelerde
Ömer'in uykuya daldığı yerde
Alıp pusatını nöbete
Durur sessiz soluksuz bir Ömer.
~ Erdoğan ALKAN ~
Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi
Kasım 1967,S: 194, S. 136-137
|