SEN BİZİ BAĞIŞLAMA ATATÜRK 1. Varıp anıtına, saygıda duranlar, Bilirsin, Çoğu sencil değil! Överek yitirdiler seni Biçimsel sınırlamalarla tutsak, Anlamsız, kalıplaşmış kahraman ettiler. Ve sonra Güle oynaya Adına, anlamına basa basa, Ne yaptınsa sevgili Mustafa Kemal, Ne işaretledinse sevgili Gazi Paşa, Ne düşledinse sevgili Atatürk, Tümünü, acımasız, yıkıp attılar... Hem de Adını ana ana... Sen bizl bağışlama! 2. "Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" Kuşaklardı özlemin, Geleceğe, çağlar ötesine dönük.. Bilinçle, bilgiyle, sevgiyle sarılıp Anadolu insanına güvenle, Toprağının hem altına, hem üstüne Yaşanmış bütün uygarlıklarına "Benim.." diyerek, Alnı ak, başı dik, İnançla, onurla Yaşamanın tadına vararak Senden güçlenip, Seni aşarak, Bir güzelim ülke doğurganlığının Şehveti içinde Tomurcuklanıp uç vermiş gençler, Bereletli yağmurlar gibiydiler Yağdı yağacak... Biz onları, alanlarda, sokaklarda, Okullarda vuruşturup Vurdumduymaz, umursamaz, sinsi Bir acımasızlıkla, her gün ama her gün Törenli, törensiz gönderiyoruz, Kıyıma, ölüme şimdi.. Hem de Adını ana ana.. Sen bizi bağışlama! 3. Yorgun, umutsuz, yıkık Bir ulusla yola çıkıp Saldırgan ve sömürgen "Yedi düvel"e karşı Dünyada ilkin "Kurtuluş Savaşı" veren, Türk'e onur veren, Türk'ü ulus eden, Kara Afrika'dan Asya'ya, Uzak Doğu'ya dek uzayıp, büyüyen Bütün "mazlum milletler"e, Yani tutsak ezik, büyüyüp güzelleşerek Işık olan, önder olan, umut olan Sendin! Biz şimdi, sırt dönüp Bütün namuslu kurtuluş kavgalarına Senin doğrultunu yadsıyarak Ülkemizi, insanımızı, toprağımızı - Senden olanın yüreğindedir bu sızı - Uydu edip, sunmuşuz eloğluna... Artık, senin besteleyip bellettiğin Bağımsızlık türküsünü Söyleyen dilleri, kesmeye durmuşuz Hem de Adını ana ana... Sen bizi bağışlama! 4. Samsun'da, bir sabah, ışıdığında Tarih 19 Mayıs 1919 du Bahardı mevsim. Doğa, çiçeğe, meyveye durmuştu; Ama bir uçtan bir uca Uçan kuşa varıncaya dek Anadolu, Güleç değil, umutlu hiç, Kırık, küskün Bakıp duran ıraklara, donuk ve solgun Milyonlarca, Tek düze, mutsuz bir yüzdü... Dolmabahçe'de, bir sabah, öldüğünde Tarih 10 Kasım 1938'di. Yel eser, yaprak dökülür, Mevsim güzdür. Doğa, durağan, donuk, Bir uçtan bir uca Uçan kuşa varıncaya dek Anadolu, Sonsuz acılıydı, gördüm gözlerimle... Dağlardı ağlayan, Hıçkıran denizlerdi, göllerdi, ırmaklardı, Dövünen ağaçlardı, otlardı, topraktı, Seninle bir şahlanıp, onurlanıp Bağımsızlık türküsünü çığırarak, Yayan yapıldak, "Yok"un "Var"a karşı Savaşını vere vere Ölürken bile, gözü ardında kalmadan, "Kurtuluş Savaşı”nı, ilkin dünyada Düğün alayına çeviren Senin tek gücün, dayanağın, güvencen Milyonlardı. - 19 Mayıs 1919'dan 10 Kasım 1938'e Kaç yıl eder? - 19 yıl, sadece... Bir delikanlı yaşamı yani... Bir küçük, kısa, gepgenç yaşam içinde Dünyanın dört bir yanında Yiğitçe, onurla büyüyen Gittikçe saygınlaşan Bir Mustafa Kemal Paşa vardı. Sonra Atatürk oldun, Ulusunla büyüdün, krallar baş eğdiler... Bağımsızlık simgesi bizdik, Fakirdik, yoksulduk ama Övünçlüydük, saygındık. Yurdumuzu bir baştan bir başa Önderliğinde, nasıl da coşkuyla Onarıyor, yükseltiyorduk... Sen öldün. Durduk. Duruş, o duruş. Saygı duruşu değil bu, Geriye dönüş.. Sendeniz, başımız eğik. Şimdi biz, doğmamış bebelerin Namlusunda hakkı olan, Milyonların alınteriyle yoğrulmuş Çil çil paramızla aldığımız Silahları bile Kullanmaktan yoksunuz Düşmanımıza, dilediğimiz yerde... Bağımlıyız. - Bugün 10 Kasım 1976. 10 Kasım 38'den bu yana Kaç yıl eder? - Tam 38 yıl... Bir orta yaşa varmışız yani... Hem de sensiz. Şimdilerde, "kavaid-i İslam"ı Egemen kılıp yurdun her köşesinde Anıtkabir'de sana varıyoruz "Saygı ve bağlılık" diyerek. 38 yıldır, dişimizi tırnağımıza takıp, Yıkım koşusu yapıyoruz; Hem seni anıyor, Hem de ne yaptınsa yıkıyoruz... 38 yılda, tüketemedik 19 yıllık yolu! Sen, sevgili Mustafa Kemal'im, Gazi Paşa'm, Atatürk'üm, En büyük, en yüce savaşını, inan bana Öldüğünden beri veriyorsun, Giderek daha genç, daha yiğit, Giderek daha tutarlı, kökenli Bir kurtuluşun yenilmez önderisin... Ne ettiysek biz ettik, Adını ana ana... Sen bizi bağışlama! ~ Sunullah ARISOY ~
Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi Kasım 1976, S: 302, S. 588-592


ŞİİR PARKI


ARKADAŞINIZA GÖNDEREBİLİRSİNİZ :