( 1893 - 1934 )


DR. REŞİT GALİP VE ATATÜRK

Bildiğiniz gibi Atatürk, akşam yemeklerine ülkenin o günkü ünlü bilginlerini, sanatçılarını, yazarlarını, komutanlarını, devlet adamlarını davet eder, geç vakitlere kadar ülke ve dünya sorunlarını tartışırdı. 1931'in Ağustos gecelerinden birinde, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yemekte bulunanlardan biri de milletvekili Dr. Reşit Galip'tir.

O gece Millî Eğitim Bakanı Esat Mehmet Bey, kız öğrencilerin kısa etek, kısa çorap ile kısa kollu gömlek giymelerini uygun bulmadığını, bu nedenle daha kapalı giyinmelerini bir genelge ile okullara duyuracağını söyler. Bunun üzerine Dr. Reşit Galip:

"Yanlış düşünüyorsunuz beyefendi! Bu bir gericiliktir. Kadınlar eski durumda yaşayamazlar. Devrimlerden en önemlisi, kadınlara verilen haklardır. Başka türlü batılılaşmakta olduğumuzu iddia edemeyiz. Bu kokuşmuş kafayla devlet yürümez!" demesi üzerine, Mustafa Kemal'in kaşları çatılır:

"Sözlerinizde hoşgörülü, ölçülü olunuz." uyarısına karşın, Dr. Reşit Galip:

"Devrimci devrimcidir. Devrimci olmayan da devrimci değildir. Kişiler bir yaştan sonra ister istemez tutucu olurlar. Meclis’te bunca genç, idealist, bakanlık yapacak yetenekte insan varken, böyle yaşlı kimseleri Millî Eğitim Bakanı yapmak hatadır." diye devam edince, Gazi’nin kaşları iyice çatılır. Yaşlı ve deneyimli Millî Eğitim Bakanı Esat Mehmet, geçmişte Mustafa Kemal’in öğretmenidir çünkü,

Gazi'nin: "Esat Bey yeteneklidir. Davamıza inanmıştır, benim hocamdır. Beni okutmuş olması, sence bir değer taşımıyor mu?" sorusuna Dr. Reşit Galip:

"Kusura bakma Paşam, taşımıyor! Okuttukları içinde sizin gibi bir devrimci çıkmış ama, kim bilir nice tutucu da çıkmıştır." cevabını verir.

Mustafa Kemal: “Bu masada hocama ve bir Millî Eğitim Bakanı’na hakaret etmenize izin veremem.” diye çıkışır. Bunun üzerine, Dr. Reşit Galip;

“Devrimleri korumak için sizden izin istemiyorum. Hatayı yapan siz de olsanız, sizi de eleştiririm." diye devam eder . Gazi Mustafa Kemal;

“Yoruldunuz, biraz dinlenseniz iyi olacak. Buyurun, biraz istirahat edin!..” diyerek, nazikçe sofrayı terk etmesini ister Dr. Reşit Galip’in. Herkes bu saygısız milletvekili’nin (!) hemen kalkıp gideceğini beklerken, o;

“Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak, sizin kadar benim de hakkımdır…” demesin mi?

Böyle bir durumda, siz Mustafa Kemal’in yerinde olsaydınız ne yapardınız bilemeyeceğim, ama o büyük insan;

“Öyleyse, biz kalkalım!” diyerek gerçekten sofrayı arkadaşlarıyla birlikte terk eder. Mustafa Kemal, sabah uyandığında, Genel Sekreteri Tevfik Bıyıklıoğlu’ndan Dr. Reşit Galip’i sorar. Bıyıklıoğlu, Dr Reşit Galip’in Ankara’ya gidecek kadar borç para istediğini, bunun üzerine 25 lira verdiğini söyler. Gazi;

“Bu durumda olan bir arkadaşa 25 lira mı verilir? Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira verseydin… Adamın parası yokmuş, baksana!.. Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama, cesareti var...” der.

Birkaç ay sonra, Reşit Galip’in Ankara Radyosu’nda bir konferans vereceğini duyunca, o akşam hiç kimseyi çağırmaz ve sofra kurdurmaz. Radyoyu açarak konferansı bekler. Konu: “Halkevleri ve Devrimler” dir. Der ki Reşit Galip;

“Devrimlerimiz, Türk milleti’nin çektiği uzun çileler sonucu elde edilen denemelerimizin fikir haline gelmiş kesin inancıdır. Her yerde, herkese ve her şeye karşı onları savunacağız. Gerekirse babalarımıza, çocuklarımıza karşı bile…” (*)

Bu sözleri duyan Mustafa Kemal, rahatlamış olarak kalkar radyonun başından.

Birkaç gün sonraki sofrasında Dr. Reşit Galip’i sağına, MEB Esat Mehmet’i de soluna oturtur. Bir ara Doktor’un kulağına eğilip; “Yarın, Millî Eğitim Bakanı’sın!” diye fısıldar.

1933’teki “üniversite reformu”nu gerçekleştiren , Atatürk’ün yüzüne karşı; “Devrimleri korumak için sizden izin istemiyorum. Hatayı yapan siz olsanız, sizi de eleştiririm.” diyebilen bu insandır işte!

(*) Bu yazı, “Atatürk’ün “Fikir Fedaisi” Dr. Reşit Galip” adlı eserden yararlanılarak hazırlanmıştır.

Em. P. Alb. NURİ ERKOCA
Birlik Dergisi, Sayı 191

Not: Reşit Galip aynı zamanda Cumhuriyet'in 10. yılından başlayarak okullarda okutulan andımızın yazarıdır. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Milli Kütüphane ile İlimler ve Sanatlar Akademisi'nin kurulması onun bakanlık döneminde kararlaştırılmıştır. Bakanlığı dönemindeki en büyük dönüşüm 1933 yılındaki Üniversite Reformu'dur. İstanbul Darülfünunu'nun çağdaş bir üniversiteye dönüştürülmesi kararı 1931'de verilmişti. Kararın uygulaması yine onun bakanlığı sırasında gerçekleştirilmiştir.

  
 
 


ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN :




ŞİİR PARKI